Sabit disk(Hdd) icadı ve Reymond B. Johnson
Yirminci yüzyılın neredeyse tamamında, veri girişi, depolaması ve işlemesi için kullanılan yegane yöntem delikli kart idi.
1930larda IBM tarafından işe alınan öğretmen ve mucit Reymond B. Johnson (1906-1998), formlardaki kalem izlerini delikli kartlara dönüştürmesi planlanan IBM 805 test puanlama makinesini geliştirmek üzere çalışan bir ekibin yöneticisi olarak görevlendirilmişti.
Johnson ve ekibi, veriyi, dönen disklerin üzerinde depolamayı düşündüler. Bu sayede bir birim hacim başına daha fazla veriyi depolamayı hedefliyorlardı. Bunu da delikli kartlar ve manyetik bantlardan farklı bir yöntem kullanarak, plastik bir bardak aracılığı ile disk üzerine manyetik karışım kaplamasını sürdüler ve ilk sabit disk (hard disk), böylece keşfedilmiş oldu. Yapılan denemelerde bir sorunla karşılaşmışlardı. Okuma-yazma başlıkları disklere vurarak onları zedelemesiydi. Johnson ve ekibi, bu sorunu, başlıkları ince bir hava tabakasıyla destekleyerek giderdi. Böylece verinin sıralı olarak erişilmesini zorunlu kılan delikli kartların ve manyetik bantların aksine sabit disk sürücüleri neredeyse tüm veriye eş zamanlı olarak erişilebilmesini mümkün kılmıştır.
Dönen diskler üzerinde farklı parçalardan oluşmuş olan sabit disk, manyetik alana sahip olan bir ecza kaplıdır. Aynı zamanda disk üzerine konumlandırılmış çok yakın kristal kafalar bulunur. Bu okuma kafaları bilgiler üzerinden yapılan okumanın daha yavaş çalışmasını sağlar ve böylece etkin bir şekilde kayıt gerçekleştirilir. Yani diğer bir ifade ile sabit bir yapı oluşturularak, kayıt altına alınan verilerin doğru şekilde kullanılmasına imkan verir.
Bilgisayar içerisindeki birçok farklı veri ve kayıt sistemli bir şekilde HDD içerisinde yer alır. Bu aygıtı, bilgisayardaki saklama birimi olarak da ifade etmek mümkün. Genel olarak dönmekte olan bir milin üzerinde yer almış birkaç parçadan oluşmaktadır. Bu sistem sayesinde bilgisayar üzerinde yapılan tüm kayıtlar, disk üzerinde yer alan manyetik tabakalara kalıcı bir biçimde kayıt edilir. Sadece kayıt değil aynı zamanda kullanılacak olan program dahilinde veriler ön plana çıkar. Bu verilerin kalıcı olarak bilgisayarda tutulması ve daha sonra düzgün bir şekilde kullanılabilmesi için, HDD sistemi devreye girer. Ki bu sistem, bilgisayarın önemli kaynaklarından biridir.
Bir veri depolama aygıtı olarak kullanılan HDD, bilgisayarın vazgeçilmez en önemli parçalarından biridir. RAM’den farklı olarak elektrik kesilse bile bilgilerin halen saklandığı, farklı hızlarda ve boyutlarda olan manyetik bir ortamda verilerin saklanmasını sağlayan, bilgisayarın hafıza türlerindendir.
Veri girişi, bilginin bilgisayar veya başka bir elektronik cihaz gibi bir elektronik ortama aktarılması işlemidir. Bir makine veya bilgisayar kullanılarak manuel veya otomatik olarak gerçekleştirilebilir. Veri girişi görevlerinin çoğu zaman alıcıdır, ancak veri girişi çoğu kuruluş için temel ve gerekli bir görev olarak kabul edilir.
Veri girişi çoğu kuruluş için temel olmayan bir süreç olarak kabul edilir ve genellikle e-tablolar, el yazısı veya taranmış belgeler, ses veya video gibi veri formlarında gerçekleştirilir. Ekleme, değiştirme ve silme, veri girişindeki üç çalışma modudur.
Veri girişi işleri herhangi bir özel nitelik, bilgi veya yetenek gerektirmez ve sadece doğruluk ve hızlı geri dönüş gerektirir. Bu nedenle, veri giriş işleri maliyetleri düşürmek için sıklıkla dış kaynaklardan tedarik edilmektedir. Bilgisayarlar, yüksek doğrulukta oldukları ve verileri gerekli ortama almak ve kopyalamak için programlanabildiklerinden, otomatik veri girişinde de kullanılır.
Günümüzde insanlar, dijital fotoğraf makineleri aracılığıyla sık sık fotoğraf çekiyorlar, dijital müzik çalarları üzerinde binlerce şarkıyı depoluyorlar ve bilgisayarlarında uzun filmler izliyorlar. Tüm bunlar, yeterli miktarda dijital depolamanın varlığı sayesinde mümkün. Geçtiğimiz elli yıl içerisinde depolama kapasitesi her yıl neredeyse iki kat arttı ve bu trendin önümüzdeki dönemde de sürmesi bekleniyor.
En geniş depolama, 350 Disk Depolama Ünitesi olarak IBM tarafından 1956 yılında duyuruldu. Bu sabit disk sürücüsü (hard disk), 5 Megabyta veriyi, saniyede 20 kez dönen elli adet 60 santimetre çapında disk üzerinde depoladı. Modern standardlara göre bu disk sürücüsü kaba bir aygıttı. 50 yıl sonra IBM, DS8000 Turbo adını verdiği ve 320 terabyte veri depolayabilen (IBM 350’den altmış milyon kat fazla) ürününü duyurdu.
Sabit Disk Modelleri: Sabit denilmekle beraber yeni teknolojiler taşınabilirlik birlikleriyle de gelişmektedirler. Sabit disketler üç farklı yapıda sabit diskler vardır.
Hdd ( Hard Disc Driver ) ; Verileri bir eksen etrafında dönebilen manyetik disk üzerinde tutan yapıda sahiptirler. elektronik ve elektrik bileşenlerin yanında manyetik bir yapıya da sahiptirler. Veri kurtarma kabileyet en iyi sabit disk modeller olarak görülür.
SSD ( Solid State Driver ) ; Verileri SDram ve flash hafıza yapılarında tutarlar. mekanik parçalar olmadığı için performansı daha iyi ve güç gereksimleri de ona göre düşüktür. veri kurtarma oldukça düşüktür ve sessiz çalışma yapısına sahiptirler.
HHD ( Hybrid Hard Driver ) ; SSD ve HDD karışımı melez yapıya sahiptirler. Flash hafıza içeren bir tampon belleğe sahiptir. Mekanik sisteme göre hızlı olan flash yapıyı kullanarak disk erişim süresi kısalır
HDD Çeşitleri : Fiziksel olarak tüm hdd çeşitleri boyut ve görünümü olarak birbirlerine benzerler bunları ayırt etmek için güç ve soket yerinden fark edebilirsiniz.
1.PATA ( İDE ) ; Parallel advanced Technology Attachment açılımıdır. Bu kelimeler ata,ıde,atapı olarakda geçmektedir. paralel olarak veri iletimini sahiptirler. Cdrom dvdrom ve hdd ler için ayndır. iletken Ribbon Kablo ile anakarta bağlanır.
2.Sata ( Serial Ata ) ; Seri Olarak veri alışverişi yapan bir modeldir. Bant genişliği ve kablo boyutları incedir.
3.SCSI ( Small Computer system Interface ) ; Disklerin dönüş ve hızları ve performansları çok yüksektir. fiyatları da ona göre yüksek olduğu için ev ortamında pek kullanmaz. seri ve paralel çalışan tipleri vardır. 8-16 adet hdd yi birbirine bağlar.
4.SSD ( Solid State Disk ); Diğer Elektromekanik disk sürücülerle karşılaştırıldığında SSD’ler, sessiz çalışır, en hızlı erişim ve daha düşük gecikme süresine sahiptir. Fiziksel darbelere daha dayanıklıdır. Mekanik bir sabit diskin maksimum yazma hızı 150 MB/s iken SSD’de bu hız 560 MB/s’dir. SSD’lerin çalışma mantığı Rastgele Erişilebilir Bellek (RAM)’ler ile aynıdır. Veri yolları her mikroçipe paralel bağlanarak istenilen bilgiye eş zamanlı olarak erişilebilir. Bu nedenle SSD’ler çok yüksek hızlara erişebilir.
Sabit Diskin Bileşenleri:
- Disk Plakaları ( Platters )
- Okuma / Yazma Kafası
- Silindir ( Cylinder )
- Sektör
- İz ( Track )
- Kümeler ( Cluster ) olarak tanımlanmaktadır.
Harddiskler sector adı verilen ve üstüne bilgilerin yazıldığı birçok birimden oluşur. Bu birimler zamanla bazı nedenlerden dolayı kullanılmaz hale gelir. Bu sadece veri kaybına veya diskin tamamen kullanılmaz hale gelmesine sebep olur. Hard disklerde oluşan ve diskin zarar gören biriminin kalıcı olarak kullanılmaz hale gelmesine sebep olan bozuk disk bölümüne bad sector denir.
Bad Sector’ler donanımsal hatalardır ve yazılımsal olarak düzeltilemezler, ama devre dışı bırakılabilirler. Hard disklerde, Bad Sector olmasına sebep olan faktörler aşağıda görebilirsiniz:
- Hard disk çalışma sıcaklığının aşırı yüksek olması ( 55 dereceden sonrası tehlikelidir )
- Nemli ortam
- Hard disklerde yaşlanmaya bağlı yıpranma
- Disk yüzeyindeki korozyonlar
- Diski çalışır durumdayken yere düşürmek, bir yere çarpmak
- Disk üretim aşamasında meydana gelen bozulmalar
Gördüğünüz üzere bad sectorler fiziksel olaylar sonucunda oluşur. Üretim şeklinin sonucu olarak hard diskte bad sektör vardır ve bu sayılar “Bad Track Table” adı altında listelenir. Üretim ne kadar kaliteli olursa olsun bad sektör sayısı o kadar az olur, ama hiçbir zaman sıfır olmaz. Bad sektör sadece fiziksel eklentilerden oluşmaz işletim sisteminden de kaynaklanabilir. İşletim sistemi “cross-linking” adı verilen bir hata sonucu bad sektör olmasına neden olabilir. Cross-linkin temel olarak, hard diskte zaten bulunan bir dosyanın üzerine yeni bilgi yazılmasıyla oluşur. Bu tip hatalar “FAT” dosya siteminde görülmekteydi ve bu hatalar “NTFS” dosya sisteminde büyük oranda giderildi. Bu tip yazılımdan kaynaklanan hatalar “low level format” adı verilen işlemle düzeltilir.
Google’den derleme