‘Kader Üstünde Kader Vardır’ Meselesi
Yaratıcı kudret yüce Allah, ne yaratmışsa; yarattığı şeyleri kendine yakışır bir biçimde önce temel prensipler-kanuniyetler bazında (sebep-sonuç ilişkileri, niçin ve neden, ne şekilde ve nasıl yaratılacakları) planlamış, daha sonra planladığı çerçevede neler yaratmak istemişse, o şeyleri ayrı ayrı mahiyeti ve muhtevayı haiz olarak (zarf ve mazruf olarak) programlamıştır. İşte bu plan ve programların, teorik-nazari bazda yani yaratılmazdan önce safi bilgi olarak ilmi ilahide yapılan kaydına, nazari-teorik kader denilmekte, bu nazari kaderin açılımına yani yaratılış seyrine de ameli kader-kaza denilmektedir.
Kısacası tüm yaratılan varlıklar, kader cihetiyle iki boyutludur. 1.Boyut, nazari-teorik olarak çekirdek misali, yaratılmak istenen varlıkların yaratılışlarına ilişkin plan ve program bazında belirlenmiş kanunlar-prensiplerin belirlenmesi ile varlıkların vücut bulmaları ve belirli bir süre (yok olma ve ölüme kadarki süreç) varlıklarını devam ettirmeleri için geçirecekleri değişim veya olaylar zincirinin ilmi ilahide kaydından ibarettir. Bu durum A’dan Z’ye Allah indinde bilinmektedir. 2.Boyut ise, İlmi ilahide kaydedilmiş kanunlara-prensiplere göre varlıkların yaratılma-vücud bulma ve yaratılış ile ölüm ya da yok oluş arasında geçen değişimlere ve olaylara ilişkin gerçekleşen tarihçe-i hayat sürecidir. Bu durum Allah indinde bilindiği kadar, Allah’ın bildirmesiyle bazı insanlar tarafından da gerçekleşme olmadan önce bilinebilir. Ayrıca gerçekleşme sonrası fertlerin geçmiş hatıratlarında ve toplumların kurdukları devlet arşivlerinde kaydedildiği kadarıyla bilinebilmektedir. Yani bir yanda nazari-teorik kader, diğer yanda uygulama safhası diyebileceğimiz ameli-kesin kader (kaza) olmak üzere, iki farklı kader vardır. Ki önceki nazari kader, ilmi ilahide kayıtlı; henüz kaza edilmemiş, şümullü geniş kapsamlı kader olup, çekirdek misali sonradan açılmaktadır. Kaldı ki, nazari kaderin ameli-kesin kadere dönüşmesinde, tetabük etme oranı da % 100 olmamaktadır. Yani nazari kaderde kaydedilenlerin hepsi, ameli-kesin kader olarak tahakkuk etmez. Bir diğer ifadeyle Nazari-teorik kader, yaratılmayan ve yaratılan her şeyi ihtiva etmekte, Ameli kader-kaza ise sadece yaratılan her şeyi ihtiva etmektedir. Ki, varlıkların yapı ve cins özellikleri ile vücud buldukları ortamların farklı olması, canlılarda nefsani duyguların farklı olması, ameli-kesin kaderin vücuda gelip, gelmemesinde etkili olup, bu değişimler ancak yüce Allah’ın onay vermesi ile olmaktadır. Onay verilmez ise ameli kader-kaza gerçekleşmez. Yani nazari kaderde kayıtlı olsa da yüce Allah onay vermediği sürece ameli kader-kaza meydana gelmez. Bir diğer ifade ile yüce Allah onay vermedikçe, nazari kaderde yazılı hiçbir şey, hiçbir olay var olmaz.
İnsanlarda iradeye dayalı olarak olumlu yönde oluşan meyiller ve arzular, iyi niyetler, tövbe ve dualar, yüce Allah’n onay vermesini etkiler. O nedenle ‘Kader’in üstünde bir kader vardır’ deyimi ile bu hususa parmak basılmaktadır. Kısacası, her şeyin yaratıcısı yüce Allah, iradei haiz olmayan varlıklar ile iradei haiz varlıklar üzerinde nazarı kader cihetiyle belirlediği plan program üzerinde direkt veya endirekt tasarrufta bulunmaktadır. Ki, iradei haiz olmayan varlıkların nazari kaderlerinin, ameli kaderlerine tetabük oranı, % 100’e yakın olabilmekte iken, iradei haiz varlıklarda bu oran, yukarda belirtilen sebeplerden dolayı o derece yakınlıkta olmamaktadır. Yani İradei haiz varlıkların nazari-teorik kader açılımı ile ameli-kesin kader seyri; bir bakima iradeyi haiz olarak yaratılmış varlığın eline verilmiştir. Ki burada yüce Allah, sadece nazari kadere tetabük etme oranının yüksekliğine göre yani olumlu istikamette irade kullanmaya göre yardımcı olmakta ve öncelikle insanın kaderinde rol alan diğer varlıkların zararından onu muhafaza etmektedir. Ki burada kader kanunlarından olan ata kanunu (olumsuz kader kaydının silinmesi prensibi) devreye girmektedir. (Bakınız, ‘Bilim Ötesi ve İnsan’ Kader, Kaza ve Ata kanunlarının işleyişi)
Ali KÖMÜRCÜ