İçinde yaşadığımız alemde varlıklar arasında yegane değişmez sabit hızı haiz ışığın saniyede 300 000 km süratle etrafa yayıldığı gerçeğinin tespiti, ilmin ortaya koyduğu en önemli tespit olup, mikro ve makro seviyede tüm varlıkların hızlarının, yaşam seyirlerinin yani ömürlerinin ölçümünde vazgeçilmez bir dayanak olmuş ve böylece ışık hızına göre ölçülebilen zamanın, da dördüncü boyut olduğu anlaşılmıştır.

Evet! Işık hızının zaman birimi ile ölçülmesi zaman ile ışık hızı arasında ters orantılı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bir diğer ifade ile ışık hızı, zamanın ters yönde akmasıdır da denilebilir. Bize göre zamanın durma noktası, ışık hızına yakın bir hayat seyrinin olması anıdır, Cisimler hızlandıkça zaman akışında kısalma yada daralma olmakta; ışık hızının aşılması halinde zaman tersine işlemektedir. Şüphesiz zamanın bu şekilde işleyişi yada hayatın böylesi akışı bize göredir. Yani ışık hızının çok altında yaşam seyri olan varlıklara göredir. Oysa ışık hızından süratli hayat seyri olan yani ışık hızından süratli rezonansta takyonik soyut kurklardan oluşan görünmez vücudları haiz ruh, melek denilen varlıklar için zamanın işleyişi yada hayatın akışı bizim algılayışımızdan farklıdır. Onlara göre zaman tersine işlememektedir. Bu varlıklar, bizim zaman boyutumuzda yaşayabildikleri gibi bizim izlememizin mümkün olmadığı, ışıktan hızlı zaman boyutlarında da yaşayabilmektedirler. Daha önce belirttiğimiz üzere farklı hızlarda rezonansı haiz soyut ve somut kuarklardan oluşan varlıkların izafi zaman içinde değişik yaşam seyirleri vardır. Işık hızı ötesi zaman boyutunda ruhların ve meleklerin yaşadıklarını, ışık hızının az altındaki zaman boyutunda cinlerin yaşadığını, ışık hızıyla kıyaslanamıyacak derecede çok yavaş işleyen zaman boyutunda da biz insanların ve diğer maddi varlıkların yaşadıklarını vahyi  hakikatler belirtikleri gibi, iman ehli bilim adamları da açıkca teyit etmektedirler.

Işık hızında rezonansı yani sıfır kütleyi haiz kuantlar, karadelik ve tünel sürecinde kayboldukları tespit edilmiş olunsa da, yakın zamanlarda yapılan deneylerde; kuantlaşmanın eşiğinde takyon-öz enerji veya enerjiye dönüşmeden yani kütle sıfırlanmadan (ışıktan hızlı gidilmişçesine) olağan üstü bir etkileşimle tünel sürecinin aşılabildiği gözlemlenmiştir, ki bu olaya uzayın yürütülmesi denilmektedir. Feinberg ve Geinberg adlı bilim adamları, yaptıkları deneylerde ışık hızı yasağını aşmışlardır. Yani kütleli varlıkların öz yapıları muhafaza edilecek şekilde değişik bir hale dönüşüp (adeta bir hamur yığının tel şehriye haline gelip ince bir delikten geçmesi misali), karşıt-parelel evrene yada başka bir uzay-zaman boyutuna geçilebileceğini kanıtlamışlardır. Evet! % 70-80 ışık hızında gidilirken aradaki enerji basamaklarına uğramadan birden sıçramayla %120 oranında ışıktan hızlı gidilerek (Takyonlann en alt limit hızının, ışık hızı olduğunu daha önce belirtmiştik), ışık hız duvarına çarpmadan yani duvara dokunmadan üstten aşılarak (kara deliklerin ergosfer alanından geçmek suretiyle) başka bir enerji alanına yani takyonik aleme girilebileceği bilimsel olarak ispatlanmıştır. Evet! İç uzaydaki karadelik egzosfer bölgesinden geçilerek (dikine yolculukla) başka evrenlere veya uzay-zaman boyutuna yani kendi evrenimizin uzak bir bölgesine gidilebileceğinin mümkün olduğu, Feinberg-Geinberg ikilisince ortaya konulmuştur, Jessup ve koziref’te bu prensipleri göz önüne alarak keşfettikleri bir düzenekle-araçla zaman yolculuğunu gerçekleştirmişlerdir. Ki bu konuda ilk deney Birleşik Amerika ‘da Zig Zag mensubu Jessup (yusuf) adlı bilim adamı tarafından askeri amaçlı olarak yapılmış, ancak deney kontrol altına alınamamış ve başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Deneyde, bir gemi birdenbire ”hokus pokus misali” gözden kaybolmuş ve bir kaç dakika içinde okyanusun değişik noktalarında görünmüş, binlerce km yol katettikten sonra başlangıç noktasına geri dönmüştür. Deneyin çok masraflı olmasına ve tayfaların ölmelerine rağmen geminin, hangi mekanda ve ne zaman görünür hale gelmesi konusu bir bir türlü çözümemiş yani yer ve zaman kontrolü yapılamamıştır. Daha sonra Jessup, İsviçre de kendisine sağlanan özel imkanlarla yaptığı deneylerde hangi mekanda görünmesi meselesini çözmüş, Fakat hangi zamanda görünme meselesine çözüm getirememiştir. Jessup’un çalışmalarından haberder olan Koziref, Rusya ‘da yaptığı çalışmalarda hangi zamanda görünme (zamanlama) meselesini çözmüş olduğundan Jessup ve Koziref çalışmalarım birleştirerek ortak deneyler yapmışlar ve eş zamanda ayrı mekanlarda ve aynı mekanda ayrı zamanlarda ışınlama olayını gerçekleştirmişlerdir.

Evet! Son zamanlarda uçan daire ve zaman makinası gibi  ifadelerle gündeme gelen  ışık hızı ötesi sürati haiz vasıtalarıyla yada uzay araçları ile ilgili ciddi gelişmeler olmuştur. Gerek sadece itme gücü oluşturmaya dayalı tepkimeli roket motoru teknolojısi, gerekse merkez kaç gücü ile itme gücü oluşturmaya dayalı tepkimeli levitik motor teknolojisi, günümüzde çok ileri bir seviyeye gelmiş olup. Işık hızını aşan araçların prototipleri yapılmıştır, denilebilir. Ancak bu teknolojılerin tasarımları hedef teknoloji olarak gizli tutulmakta; şimdilik sadece çok süratli (100 km/sn, 200 km/sn……1000 km/sn) vasıtaların yapımı ve pazarlanması üzerinde yapılmış olan projelerin tahakkukuna  çalışılmaktadır.

 Evet! Hans Aiberg’in kaleme aldığı ‘Arştan Arza Sonsuzluk Kulesi’adlı  orijinal eserinde Zig zag mensubu koziref’in, arkadaşı Paul Komenberg’i Rusya’da Ural dağlarındaki özel araştırma merkezinden, İsviçre’deki Jessup’un çalıştığı özel araştırma merkezine ”Durakhapalam” adı verilen bir araçla (foton tepkimeli motor teknolojisiyle) naklettiği belirtilmektedir. Aiberg’in belirttiğine göre nakil iki zamanlı olarak gerçekleşmiş, Paul Komenberg, bir yandan deneyin yapıldığı 1971 Nisanında İsviçre’ye tayyı mekan edilmiş (aynı anda uzak mekanlara yolculuk), diğer yandan da 1973 yılına zaman yolculuğuna (bast-ı zamana) gönderilmiştir, ki daha sonra deneyin sonucu beklenmiş ve gerçekten 1973 yılına gelindiğinde aynı yerde kopya bedeni haiz bir Paul Komenberg daha ortaya çıkmıştır. Ancak yapılan yeni bir deneyle kopya Paul Komenberg 2050 yılına gönderilmiş ve geriye bir Paul Komenberg’in kalması sağlanmıştır.

Ali Kömürcü

Bu bilgiler, H. Ayberg’in ”Arz’dan Arş’a-Sonsuzluk Kulesi ” adlı kitabından derlenmiştir.