Hayat: içinde yaşadığımız maddi alemin ışığıdır. Bir bakıma var olmanın tezahürüdür.

Kader denilen küçük, büyük her varlığın yaratılış programları, bu var olma tezahürüne yeni hayat denen ilahi sırra bakmaktadır. Öyle de, en küçük zerreciklerden tutun en büyük cansız ve canlı cisimlere kadar her şey, hayat denen bir dizi faaliyetle varlığını sürdürmektedir. Nasıl ki, bir baharda bütün bitkiler tohumlarını bırakarak, gelecek baharın hayatını o tohumlarda saklıyorsa, aynı şekilde nasıl ki, bütün ağaçlar çekirdeklerinde başka bir ağacın hayatına mashar oluyorsa, aynen öyle de kainat ağacının bütün dal ve budaklarıyla, her birinin geride-mazide programlanmış bir hayatı olduğu gibi gelecekte oluşacak bir hayat seyirleri de vardır. ki bu hayat seyrinde gerçekleşecek tavırlar ve haller tabi ki, sebepler zinciri doğrultusunda ve belli kanunlara göre meydana gelmektedir. Yani hayatla ilgili her olay kader kanunlarına göre ceryan eder. Evet! Kaderden gelen ölçülerle yaratılan zerreler, emr-i ilahi ile hareket ederler ve kendilerine bildirilen hedefledikleri yerlere gidip, vazifelerini yaparlar.

Şöyleki; bir çekirdekte kitab-ı mübin (ameli kader denilen, geçmişi belirten yaratılış seyir defteri) ve imam-ı mübin (nazari kader denilen geleceği haber veren) iki kader kaydı vardır. Birincisi gözlemlenen, ikincisi ise henüz gözlemlenmeyen çekirdekte kayıtlı ağacın hayat sürecinde geçireceği tavırlar,vaziyetler, şekiller ve hareketleri kapsar.Ki en basit eşyadan insana kadar her varlığın, yaratılmadan önce böylesi bir kader programı ve bu pragramı havi hayat süreci vardır.

Evet! En basit hayat derecesi olan nebat hayatı, bu derece  kaderin nizamına tabi ise elbette en yüksek hayat derecesi olan insan hayatı, bütün teferruatıyla kader kalemiyle yazılmış, kaderin ölçüsüyle çizilmiştir.

Madem bir ağacın mukadderatı, onun kalbi sayılan çekirdeğinde yazılıyor, İnsanın sergüzesti hayatıyle beraber geçmişteki olaylar, onun kuvve-i hafızasında öyle yazılıyor ki, hardal büyüklüğünde bir kürrecikte, kudret eli, kader kalemiyle insanın amel sahifesinden çıkardığı belgeyi, dimağının cebine koymuş, ta ki, muhasebe vaktinde onu hatılasın…

Evet! Şu görünmekte olan canlılardaki maddi intizamdan ibaret kesin-ameli kader ve hayatın manevi intizamından ibaret nazari kaderin sızıntıları, damlacıkları, senet ve belgeleri hükmünde olan nütfeler, tohumlar, çekirdekler,suretler, şekiller  v.s ‘kitab-ı mübin’ denilen irade ve yaratılış seyir defterini ve ‘imam-ı mübin’ denilen ilm-i ilahinin bir defter-i kebiri olan ‘levh-i mahfuz’u gösterir.

‘Kitab-ı Mübin’ hali hazır olan alemi şahadete bakar, ilim ve emirden ziyade ilahi kudretin bir ünvanı, icra defteri hükmündedir. ’ imam-ı mubin’  ise alem-i gayb’a bakar, ilim ve emirden ibaret bir program defteri hükmündedir.

Ehl-i gaflet ve delalat ile menfi felsefnin mensupları, yaratıcı kudretin levh-i mahfuzunu(irade-i rabbaniyenin eşyadaki cilvelerini) tabiat namıyla adlandırmış oldukları görülmekte, ki oysa kaderin hükmüyle kudretin eşyayı yaratmasındaki gerçek, her biri bir ayet olan mevcudatın yaratılış silsilesini levh-i mahv isbat denilen zamanın sahifelerine anbean değişen tavırlar olarak yazmaktadır.

R.Nur külliyatı, kader bahsinden yararlanılmıştır.

A.K