Eşya genelde üç şekilde tanımlanmaktadır.

  1. Gözlem ve deney, tecrübenin ortaya koyduğu eşya ile ilgili kısmi hakikatlerin yanlış kavramlarla ta­nımlanması; mesela “bir şey kendiliğinden hareket etmez, her cismi harekete geçiren bir kuvvet vardır. Bu kuvvetlere tabiat kuvvetleri denilir. Varlığın sebebi bu kuvvetlerdir…” şeklinde yapılan tanımlamalar, kısmi bir hakikat ifade et­mekte ise de yanlış kavramlara istinat ettiğinden verilen hüküm itibariyle doğru değildir. Aslında doğrusu şu ol­malıdır. “Hiç bir şey kendiliğinden hareket etmez. Her cismi harekete geçiren bir kuvvet vardır. Bu kuvvetler her şeyin gerçek sahibi ve yapıcısı olan Allah’ın (C.C.) kudret tecellileri (yansıması)dir. İşte müsbet bilimin, kısmi ha­kikatleri ifade tarzında yaptığı bu nevi tanımlamalar ile kavramlar yerli yerine oturtulmuş olur. Zira Tabiat Kav­ramı; sadece kainattaki varlıkların ve vakaların bü­tünlüğünü, yani yaratma kabiliyeti olmayan mahlukatı ifade etmektedir. Dolayısıyla böyle bir varlığa, müstakil, şuurlu bir güç ve kuvvet atfetmek elbetteki vahim bir yan­lışlıktır. Günümüz ilim anlayışında maalesef bu çeşit ta­nımlara çok sık rastlanılmaktadır. Böyle tanımlamalar ilk çağlardan beri yapılagelen bir tanımlama olup, bu şekil ta­nımlamayı benimseyen insanlar, bilerek veya bilmeyerek bir yaratıcı anlayışına karşı çıkmaktadırlar. Genel amaç da tabiatçı felsefeyi (Naturizm), müsbet bilime alt yapı etme gayretinden başka bir şey değildir.
  2. Gözlem ve deneylerin ortaya koyduğu eşya ile ilgili kısmi hakikatlerin doğru kavramlarla tanımlanması: Me­sela “Ay tutulması, dünyamızın güneş ve ay arasına gir­mesiyle oluyor ki, bu olayın vukua gelme zamanları daha önce tespit edilmektedir. Aynı şekilde güneş tutulması da önceden hesap edilmektedir.” Makro alemle ilgili bu nevi doğru kavramlarla ifade edilen tespitler yanında yine müs­bet bir bilim olan kimya alanında da, mikro alemle ilgili bir takım hesaplar yapılmakta ve meydana gelen re­aksiyonlar doğru kavramlarla tanımlanmaktadır. Bu şekil tanımlamalar yani kısmi hakikatleri ifade etmek üzere or­taya konulan kavramlar (kanun veya kesin hüküm se­viyesinde değerlendirilmiş olmak kaydıyla) her devirde kabul görmektedir.
  3. Gözlem ve deney mahsulü olmayan, herhangi bir delile dayanmayan ancak araştırma sonuçlan kabilinden ortaya konulan gerçek dışı faraziyelerin, şahsi kanaatlerin, doğru veya yanlış kavramlarla tanımlanması; Müspet bilim adına insanlığa en ziyade zararlı olan ta­nımlamalardır. İmansızlık perspektifinden eşyaya bakış mahsülü olarak ortaya çıkmaktadır. Darwin, Freud ve ben­zerleri, tanımlamalarını hep bu perspektife göre yap­mışlardır. Esasen menfi felsefede eşyaya bu perspektiften bakmakta ve çoğu kez yanlış tanımlamalara dayalı gerçek dışı hükümler ortaya koymaktadır. Bu tür tanımlamalar, hakikatleri tahrif etme; gerçeği inkar etmekden başka bir şey değildir.