Bozulmamış-Tahrif Olmamış Din, Bir Hayat Programıdır.
Bozulmamış-tahrif olmamış ayetleri havi din, yaratıcı kudret yüce Allah’ın insanlar için vaaz ettiği ideal yaşama programıdır. İnsan, bu programa göre yaşaması ve aklını kullanması halinde, dünya hayatının kendisine yüklediği sorumluluğu (ferdi, ailevi ve içtimai sorumluluk) kolayca ifa edebilir, karşılaştığı her türlü sorunları çözebilir. Ki bu yönde hareket ettiği nisbette yüce Allah’ı da hoşnut kılabilir. Sonuçta mümin olarak, ölmeden önce dünyada olağan nimetlere, öldükten sonra ahiret aleminde, yüce Allah’ın vaad ettiği olağan üstü nimetlere kavuşabilir.
Şüphesiz yüce Allah’ın vaaz ettiği dini program çerçevesinde yaşayan mümin insan, kendisi ile birlikte dünya hayatını paylaştığı şerli insanlardan korunma yanında, hayırlı insanlar safında hayırlı işler yapar…
Hatta yaşam dairesini çok daha genişleterek insan dışındaki yaratılmışların yaratılış hikmetlerini keşfedecek ilme vakıf olabilir. Yaşadığı hayattan olağan üstü haz alabilir. Tabii öldükten sonra da, bu hazzı devam ettirecek (şehitlere vaad edildiği şekilde) ilahi nimetlere gark olabilir.
İşte bozulmamış ayetlerin yer aldığı din yani hakiki iman ve vahiy çerçeveli emirleri, yasakları ve ibadetleri havi din, ki bu din en son bildirilen islam dinidir. Bu dini yaşayana, yüce yaratıcının; dünya ve ahiret hayatında vaad ettiği nimetler saymakla bitmez…
Öyle ki, mümin yeter ki, sadece maddi dünya menfaatine tamah etmesin, en azından menfaatini düşündüğü kadar ahirette vaad edilenlerle ilgili de menfaat hesabı yapsın, müslümanlığı ile sevinsin, şükretsin, gayret ve azimli olsun, kabire kadar iman ve ibadet cihetiyle inkişaf etsin, ki, öldükten sonra imanının inkşafı ve ettiği dualar ve ibadetler nisbetinde ahiret-cennet nimetlerine kavusabilsin.
Evet! İnsan, hedef varlık olarak, en son yaratılmış eşref varlık olup, diğer varlıklardan farklı kılınan yönü, onun insani ruh etkinliği olan gönlun haiz olduğu akıl özelliğinin olmasidir. ki insandaki akıl, öylesine işlevli ve öylesine müstakil bir yapıdadır ki, ancak dini programa uyumlu faaliyette olması halinde, vaad edilen nimetlere (cennet nimetlerine) kavuşabilir. Aksi halde söz konusu nimetlerden mahrum kalmak bir yana, üstüne üstlük dini programa uygun yaşamamaktan dolayı (cehennemde) ceza da görür.
Kısacası insan, dini programa göre yaşamakla ancak insanlığının hakkını verebilir, bunun sonucunda tabiata ve başka varlıklara hükmedebilir seviyeye gelebilir, ki buna karşılık ta, yaratıcı kudretin ona vaad ettiklerine erişebilir.
O bakımdan yüce yaratıcı kudret, insanı; söz konusu üstün akıl ve iman seviyesine çıkabilmesi için, diğer yarattıklarından farklı özellikte yaratmıştır.
M.Kutlu Aytuğ