İnsanı sağır ve kör eden, hayatı daraltan ve kısırlaştıran sloganların kuyruğuna mı takıldık ne? Uzun bir zamandır aynı şeyleri söyler dururuz. Ancak çok da iyi bir sonuç yakalamış sayılmayız. Ortada bir gerçek var; bizi dönüştürmeyen sloganlarımızın, yaşadığımız dünyayı değiştirmediği açık.

Yıllar önceydi. Kanı kaynayan, sıcak duygularla depreşen genç yüreklere, sloganvari kısa ve öz cümleler belletilmişti. Miting alanları, caddeler, üniversite kampüsleri bunlarla inliyordu. Kahrolsun!.. Yaşasın!.. Bazı şeyler kahrolacaktı; kahrolacaktı ki, yaşaması gereken şey de doğup büyüyebilsin. Ancak ‘kahrolsun ‘ demekle bazı şeyler kahrolmadığı gibi “yaşasın ” demekle de diğer şeyler gelişip serpilmedi.

Fakat bu iki kelimenin cazibesine kapılanlar yitip gitti.

DÜNÜ UNUTUP, GÜNE BAŞLIYORUZ

Bir şeyi çok iyi beceriyoruz. Çok yalın ve şeffaf olan bir gerçeğin ayrımına varmak için büyük bedeller ödüyoruz. Bilmem ki niye yaşananlardan ders alyormuyuz? Dünü, sanki yaşanmamış gibi unutarak, onu yok bilerek yen güne başlıyoruz. Ve her zaman olduğu gibi bugün de yine sloganlara demir atmış görünüyoruz.

Üzerinde yaşadığımız dünyanın bize yakın coğrafyalarında ölüm kol geziyor. Ve hiçbir şey bizi duygulandırmıyor. Keskin bir nişancının kinle şehirlerin sokaklarına sürdüğü kurşunlara yenilen çocuk bedenleri karşısında yüreklerimiz burkulmuyor. Her şeyi kanıksar hale geldik, olup bitenleri kabullenir olduk. Yaşadığımız, gördüğümüz ve duyduklarımız modern zamanların filmlerinden birer sahne mi yoksa…

Sofralarda atıştırdığımız lokmalar boğazlarımızda takılı kalmıyor. Bir çocuğun şakaklarındaki kanın ürpertisi günümüzün içine yayılmıyor. İçimizde ölmeye yüz tutmuş taraflar çoğalıyor. Hayatın sevinci ve coşkusu bizi çoğaltmıyor.

Çocuk yüzlü taraflarımızı yitiriyoruz. Kirleniyoruz ve çok çirkin bir biçimde büyüyoruz. Yüksek tonlarla haykırdığımız sloganlarda gezinen, ancak bizde yaşanmayan idealizm, bir günün sabahında kapımızı çalacak mı? Hep onu beklemekle mi zaman geçireceğiz? Onun gelmesi için beklemek yeterli bir çaba mı? O nedir İthal edilecek veya başka mekânlardan gelebilen menkul bir emtia mı?

Hayır hayır! Yüreğinde ümranlar kurmayan slogancının sloganındaki idealizm, slogancının içinde yaşadığı toplumun-kitlenin ve yığının içerisinde hiç tutmamış ve bugün de tutmayacaktır.

Nihat Dağlı