Enflasyon ekonomi kitaplarında, “Dolaşımdaki paranın dolaşımdaki mal hacmine oranla artmasıdır.

Enflasyondan söz edebilmek için para değerinin düşmesi ve fiatların yükselmesi gerekir. Para değerinin düşürülmesi, çoğunlukla devletlerin para ihtiyacından doğar. Devletler, ihtiyaçlarından ötürü, dolaşıma karşılıksız para çıkarırlar. Bu da fiatların sürekli artmasına, hayat pahalılığına sebep olmaktadır. Enflason, ekonomyde savunulacak bir durum değildir. Hastalanmış ekonomilerde enflasyon olur.

Tarihte bir çok imparatorluk ve devletin çöküş sebeblerinden birisi olarak gösterilir. Bazı ekonomistlerce, enflasyonun “atom bombasından daha etkili” olarak nitelenderilmesi her halde bundandır. Enflasyonist ortamlarda bütün ekonomik dengeler altüst olur. Frenlenmezse fiyatlar ve hayat pahalılığı giderek artar. Toplumun büyük bir kesimini meydana getiren dar gelirli zümreler enflasyon karşısında ezilirler. Daha doğrusu, toplumu “istikrar” ortamında tutan orta direk halk çöküş içine girer. Değer yargıları olumsuz yönde etkilenir. Dolaysıyla toplumda siyasi, sosyal, hukuki ve ahlaki yönden bozulmalar oluşmaya başlar. Enflasyon hastalığı kronikleşince, tedavi yolları da zorlaşır. 

Siyasi partiler, seçim öncesinde enflasyonu % 10′ nun altına indireceklerini vaad etselerde, bu konuda başarılı olamamaktalar.

Türkiye’ de kronikleşen enflason, ister istemez bir “rant” kesimini oluşturmuştur. Ki bunlar, ekonominin kaymağını yiyen büyük şirketler, holdingler, para oyunları içinde bulunan mafya vd. çıkar çevreleridir, bunlar enflasyonist ortamda servetlerine servet katmaktadırlar.

Ülkemizde enflasyon gemi azıya almış vaziyette devamlı yükselmekte iken dünyada belli başlı bazı ülkelerde enflasyon problemi bulunmuyor. Öyle ki bu ülkelerde enflasyon yüzde 2-3’Ierde olduğu görülmekte. Bir zamanlar enflasyon rakamının yüzde 500-1000’Ierde telaffuz edildiği ülkelerden biri olan Arjantin’de, 1995 yılı enflasyon rakamı yüzde 4’e düşerken, Meksika’da yüzde 34’e düşmüş. Polonya’da bile 1995 yılında enflasyon rakamı % 26 olarak gerçekleşmiştir. Mısır, Pakistan ve Hindistan gibi ülkelerde de 1995 yılı enflasyon rakamlarının oranı % 13’Ieri geçmedi.

Ne yazık ki ülkemizde yıllardır, enflasyon en büyük problemlerden biri olmaya devam ediyor. Türkiye’de yıllık enflasyon rakamları yüzde 2000 yılı öncesinde % 90’Iarı bulurken Dünya’nın belli başlı ülkelerinde enflasyon rakamı tek haneli ve yüzde % 10’ları bile geçmiyordu. 2010’lara doğru bir ara % 10’nun altına düşürüldüyse de 2020’lerden sonra tekrar % 70’lere çıktı. Her ne kadar enflasyon artışı faizlerin düşmesiyle ilişkilendiriliyorsa da, bu işin sadece faizle ilgili olduğu kolaycı bir yaklaşımdır. Geçekte enflasyonun düşmesi hükümet politikaları ile yakından ilgili olduğu görülmektedir. Ki istikrarı koruyucu, üretimi ve ihracatı artırıcı politikaların uygulanmasının enflasyonu düşürdüğü açıkça görülmekte ve bunun içinde her alanda üretime yönelik düşük faizli banka-kredi desteği oldukça önem taşımaktadır.

Murat Bayraktar