İnsanlık tarihi, güce sahip olan zümreler ile sade yaşayan güçsüz halk arasındaki mücadele örnekleri ile doludur.

Güçlüler; bazen finansal bir güç olarak sermaye ile birlikte karşımıza çıkmış ve para ile her şeyi satın almış, zenginliğin verdiği şımarıklıkla üstünlük taslamış.

Bazen güçlüler, toplumun ve devletin verdiği yetki ve imtiyazları, halka ve hakka hizmet yerine şahsi menfaatleri uğruna güç devşırme şeklinde ortaya çıkmışlar ve demokrasiyi rafa kaldırarak halkı ezmişlerdir.

Bazen bir etnik sınıfın, diğer sınıflar üzerine üstünlük kurmaya çalışması ile bu gucluler ortaya çıkmış ve geniş halk kitlelerini itaate zorlamış.

Bazen milletin inanç duygularını kullanıp, cemaat içi ve cemaatler arası liderlik mücadelesi ile güçlüler ortaya çıkmışlar ve bir kısım halkı köle misali itaat altına almışlardır. Görüldüğü kadarıyla da gücü elinde tutanlar; çoğu zaman hukuk-adalet tanımamış, hep ezen taraf olmuştur.

Kim ne derse desin adalet ve hukuk, her zaman gücün karşısında, ezilen insanlardan ve mazlumlardan yana. güçsüzün teminatı olmuştur.

Yine kim ne derse desin, görevleri ve konumlari ne olursa olsun, bireylerin kanun karşısında eşit olmasini saglayan demokrasi rejimi de,  hukuk ve adaletin muhafazası olmuştur.

Hukukun üstünlüğü sağlandığında, adalet yaygınlaştığında, demokrasi geldiğinde güçlü olanın, güçsüzler üzerindeki etkisi göreceli de olsa azalır.

Hukuk-adalet ve demokrasi işletildiğinde, köydeki çiftçi Mehmet ile kentteki mühendis Yaşar, Doktor Tarık, esnaf Hasan, kanun karşısında eşit olmak yanında, devletin yönetilmesinde seçilme ve seçme bakımından da eşit seviyede olduklarının şuurunda olurlar.

Güçlüler, hukuk ve adalet önünde güç sahibi olmakla bir imtiyazlarinı6n olmadığını, gücün, bir üstünlük sağlamadığını, rakip ve aşağı gördükleri hiçbir insanı ezemeyeceklerini anladıklarinda, genelde makam-mevki-rütbe arkasına saklanırlar ve güç gösterisi için fırsat kollarlar. Kendilerine hizmet etmeyeni; her fırsatta cezalandırmaya çalışırlar. Ne var ki, günümüzde bu tip örnekler giderek azalmaktadir.

Artık pek çok toplum, hukuk ve adaletin ve onun muhafazası olan demokrasinin nimetlerini idrak edecek duruma gelmiş olup, Güç sahiplerinin üstünlüğüne ve onların hak hukuk çiğnemelerine rıza göstermeyecek örgütlü tavırlar sergilemektedirler.

Murat Bayraktar