Kader Hakkında…
ilmi ve dini konularda analiz ve sentez yaparak, açıklamalar yapmak için iki yola baş vurmak gerekmektedir.
1.Yol; dini meselelerin, zamanın ilmi hakikatleri ile açıklanmasıdır, ki bu yolla yapılan açıklamalarla; iman denilen, yaratıcı kudrete teslimiyeti güçlendiren endirekt (peygamber vasıtasıyla) ve direkt (akıl ve vicdanla) insanı etkileyen duyguda inkişaf-gelişme olur
2.yol; İlmi meselelerin, peygamberler vasıtasıyla insanlığa intikal eden vahiy denilen ilgili dini hakikatlerle ve de peygamber varisleri olan veli ve alimler vasıtasıyla insanlığa intikal eden ilhami bilgilerle birlikte açıklanmasıdır, ki bu yolla yapılan açıklamalarla, insanlarda ilmen, aklen ve ruhen inkişaf-gelişme olur.
Bu makalede, hem dini hemde ilmi bir mesele olan kader konusunu her iki yolla açıklamaya çalışacağız.
Yaratıcı kudret yüce Allah’ın, maddi olmayan ve maddi olan, hayattar (canlı) ve hayattar olmayan (cansız), şuurlu olan ve olmayan tüm varlık alemini yaratma fiiline geçmeden önce (Sonradan açılacak tohum misali program olarak yani yaratılış kanunlarını, sebep sonuç ilişkilerini belirleyen yazılım olarak) nazari-teorik bazda; yaratma fiiline geçtikten sonra da (var olma ve yok olma arası süreçte yani doğum ve ölüm arası sürec/tarihçe-i hayat olarak) ameli-tatbiki bazda yaşananları; kayıt ve tespit ettiği bir bilgi kaynağıdır, kader…
İslam literatünde, bu kaynakta belirlenen, teorik-nazari bazdaki bilgi boyutu; İmam-ı Mübin/ana kitap olarak, ameli-tatbiki bazdaki bilgi boyutu da Kitab-ı Mubin/yaratılış seyr defteri olarak belirtilmektedir.
Her iki boyutta kaydedilen ve tespit edilen bilgiler, cansız varlıklar için birbirine tetabük etmekte yani birinci boyuttaki kanuniyetlere uyumlu bir şekilde meydana gelmektedir. Ki buna değişmeyen kader denilmektedir. Yani yaratılmadan önce programda ne varsa, yaratıldıktan sonra ki var olma ve yok olma sürecinde de aynı kayıtın ve tespitin olmasından dolayı bu kader değişmez (Atomun, metalik bağ ile değişik elementler oluşturmasına ve bu elementlerden oluşan cansız varlıklara kadar eşyanın kaderi, her iki boyut cihetiyle aynıdır).
Canlı varlıklar için ise aynılık söz konusu değildir. Burada teorik-nazari kader boyutunda belirlenenlerin tamamı, aynen gerçekleşmeyebilir. Az veya çok değişiklikler olabilir. Yani tespit edilen yaşanmış kader boyutundaki tarihça-i hayatta, teorik-nazari kader boyutuna nazaran nispi değişiklikler olabilir. Hatta iradeli varlıklar için zıt değişiklikler bile olabilir. Ki irade sahibi varlıklarda olan bu değişiklikler de; iradi meyiller yönünde farklı kader kanununa (kaza ve ata kanunu) göre olmaktadır. Tabii ki, iradeli varlıklar (İnsanlar ve Cinler) için meydana gelen değişiklikler, şer veya hayır yönünde olmaktadır. Şu var ki, burada da, yüce yaratıcı kulun isteği neyse 0na onay vermektedir. Ki şüphesiz onay vermediği de olmaktadir, Kaderin bu işleyişinin de ayrı bir kanuniyeti (ata kanunu) vardır. Kaderi değiştiren bu kanuniyettir.
İradeli varlıkların şer yönünde nefsi meyillerini önlemek, onlara verilen akıl ve vicdan ölçülerinin (vahiy yoluyla endirekt gelen ve ilham yoluyla direk gelen ölçüler) doğru kullanılmasıyla mümkün olmaktadır. Ki nefis dışı dışardan gelen etkileşimlerin oluşturduğu menfi meyilleri önlemede ise (insi ve cinni varlıkların ifsatına ve zararlarına karşı) hem verilen akıl ve vicdan ölçülerini doğru kullanmakla, hem de yapılan tövbe, hayır ve hasenatla engel olunabilmektedir. Bu şekilde iradeli varliklarda gorulen kader, değişebilen kaderdir. ‘kader üstünde kader vardır’ deyiminden kasıt, bu şekilde oluşan kaderdir.
Kaderle ilgili insan hafsalasının almadığı ama gerçek olan bir husus daha vardır; ister tabiat olayları bazında değişiklikler olsun, ister canlı varlıklar bazında değişiklikler olsun, ister iradeli varlıklar bazında değişiklikler olsun, bütün değişiklikler; yaratıcı kudret yüce Allah tarafınca bilinmektedir. Çünkü program ve uygulama bazında kaydı yapan da, yaptıran da kendisidir.
Evet! Yaratıcı kudret yüce Allah, gerek mutlak ilmiyle ve gerekse sınırsız kudretiyle bu bilmeye kadirdir. Çünkü mutlak ilmiyle kader programını ve kader kanunlarını oluşturan kendisidir. Aynı şekilde yapılan programa ve kanunlara göre her şeyi vücuda getiren de, vücuda getirdiğini yok eden de yine kendisidir. Dolaysıyla mutlak ilmin, sınırsız kudretin ne ve nasıl olduğunu, hafasalamız alsa da, almasa da hakikat budur.
Esasen bu konuyu, hafsalamızın alması için iki başlık altında bir tablo ile (Kader tablosu) şöyle bir açıklama yapabiliriz.
1. Başlık altında, kader tablosunda tohum-program misali sonradan inşa edilecek ve olacak olayların sebep sonuç yönünde dayandığı kanuniyetler-ölçüler (İmam-ı Mübin) belirlenmekte.
2.Başlık altında, kaderin değişimine ilişkin işleyen kaza ve ata kanununa göre tohumun açılması-programın tatbiki yönünde yapılan inşa ve meydana gelen olaylar (Kitab-ı Mübin) kayıt altına alınmakta.
Evet! Böylesine tasarım ve yaratma ilmi ve kudreti haiz bir varlık, geçmişi; hali hazırı ve geleceği bilmez mi…
M.Kutlu Aytuğ