Gerçek kahramanlık, öyle resmi empozeyle ve devletçe alınan kararlarla veya medyatik şişirmelerle belirlenecek kadar basit ve ucuz bir sıfat olmasa gerektir…

Tarih kitaplarından öğrendiğimiz kadarıyla; her hangi bir kutsiyeti olmayan yani Allah tarafından özel görevlendirilme dışında kendi irade ve gayretleri dahilinde mensup oldukları millet hesabına veya tüm insanlık hesabına büyük işler yapan, pek çok insan gelip geçmiştir ki; bunlardan bazıları ölümlerinin üzerinden asırlar geçmiş olsa bile hiç unutulmamaktadır. Öyle ki; böylesi insanlar, değil sadece bir tek milletçe veya belirli bir coğrafi bölgenin insanlarınca takdir edilmeleri, bazen tüm dünyaca takdir edildiklerini görmekteyiz.

Bir insan ki; eğer yanlış inanca-küfre çanak tutmayacak şekilde köklü siyasi, sosyal ve kültürel değişimlere sebep oluyorsa, ya da ekonomik ve sosyal alanda büyük sıçramalara, bilimsel ve teknolojik gelişmelere imza atmışsa veya büyük askeri zaferler kazanmışsa elbette ki, halk nezdinde kahramanlık sıfatına layık görülmekte, saygı görmekte, kalben sevgi duyulmaktadır.

Gerçek o ki; kahramanlarin en başında gelenler, karşılaştıkları hayati risklere, ağır eziyetlere, işkencelere rağmen, yılmadan yorulmadan, insanları doğru yola davet eden peygamberler ve onların izinden gidenler gelmektedir. Tabii ilahi seçilmişlik olmasa da bazı tarihi şahsiyetler, yaptıklarıyla ilahi seçilmişler kadar olmasa da, milletlerin ve insanlığın hafızasında iz bırakmışlardır. Şöyle ki; Batı Roma imparatorluğuna diz çöktüren Atilla, Doğu Roma İmparatorluğunun Anadoludaki egemenliğine son veren Osmanlı devleti kurucusu Osman bey, daha sonra Doğu Roma İmparatorluğunu ortadan kaldıran, insanlığa çağ atlatan Fatih sultan Mehmet, İslam coğrafyasını kısmen istila eden Haçlı koolisyon ordularını yenen ve islamın izzetini ve şerefini kurtaran Selahattin Eyyübi gibi askeri ve siyasi deha hükümdarlar elbette Türk tarihine geçmiş gerçek kahramanların. Bu nedenle; dost-düşman her kes böylesi şahsiyetlere gereken itibarı göstermekte ve ölümlerinin üzerinden asırlar geçmiş olmasına rağmen, üstelik te farklı dinlere ve milletlere mensubiyet olmasına rağmen; bu kahramanların isimleri hala Müslüman çocuklara verilmektedir. Hatta Hıristiyan Macar Türkleri ile Müslüman Türk kavimleri bile çocuklarına Atilla ismini vermekten gocunmamaktadır. Aynı şekilde Avrupa kıtasının kapısını Türk’e ve İslam’a açan; peygamber övgüsüne mazhar Fatih Sultan Mehmet’in kahramanlığı konusunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmadığı ve bu durumun tescili noktasında bütün Müslüman milletler, çocuklarına Fatih ismini koymaktadır.

Öyle ki; zafer kazanmış, kahraman olarak kabullenilen bazı tarihi şahsiyetler, halkın kutsal değerleriyle ters düşen icraatlar yapmış olsada, yine de bir kisim muslüman, kisilerin kahramanlığına gölge düşürmemiştir.

Evet! Cumhuriyet tarihimizin başlangıç döneminde yaptığı hizmetlerle millet nezdinde bir kahraman olarak itibar görmüş Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucu lideri M. Kemal Atatürk, daha sonraki dönemlerde yaptığı islam karşıtı icraatlarıyla (ihtida edecek nisbette halkın kutsallarına ters icraatlar yapmasına ve hatta onun ölümünden sonra halkın hoşlanmadığı ritüellerin (resim, büst, heykel), süslü püslü, tapınmavari davranışlarin olmasına rağmen; yine de büyük zafer kazanmış bir komutan ve T.C devletini kuran bir tarihi şahsiyet olarak, halk nezdinde itibar görmekte ve bir kahraman olarak, her yıl onun için resmi anma törenleri yapılmaktadır.

Murat Yıldırım