“Kültür Değişmesi” denilince, ilim zihniyetleri ne kadar farklı olursa olsun, çoğu sosyologların, tarihçilerin ortak kanaati, “Bir toplumun veya milletin, Ekonomik; Sosyal, siyasi yapısında, idari müesseselerinde, toprağa yerleşme ve iskan tarzında, inanç ve kanaatlerinde, eğitim ve öğretim sisteminde, kanunlarında, maddi alet ve ci­hazlarında, tüketim tarzında meydana gelen değişikilik- ler”in kültür değişmesi olduğu noktasındadır.

Nitekim tarihi tecrübelere bakıldığında, yukarda söz- konusu hususların hangisinde değişme başlarsa başlasın, bu değişikliğin derhal diğerlerinede yansıdığı ve et­kilenmenin ağırlık noktasının o istikamette yoğunlaşmış olduğu görülür.Bu bir kanundur. İnsanlık, bu kânuna göre hayatını sürdürmektedir. Büyük Tarih Olaylarında esasen bunu isbatlamaktadır. Gerçek kahramanlar (Peygamberler, Evliyalar, Büyük Fazileti devlet adamları) bu kanunun iş­leyişini (tabii akış), insanlığa faydalı istikamete sevk eder­ken (Büyük dinlerin doğuşundan hemen sonra meydana gelen köklü kültür değişmeleri), kahraman pozunda ortaya çıkan şarlatanlar, sahtekârlar, göz boyayıcılar (18,19 ve 20. yüzyıl dünyasında insanlık bunların eline düşmüştür.) Bu kanunun işleyişini, kendi ihtirasları ve emelleri is­tikametinde kullanmışlardır. Ki bunlar bilerek veya bil­meyerek menfi istikamette, çözülüşe, çökülüşe, götüren kültür değişmelerine sebeb olmuşlardır. Bütün milletlerin tarihlerinde bu duruma rastlanmaktadır. Yani sıkıntıların, buhranların kaynağında, gerçek kahramanlarla; sahte kah­ramanları seçememek gafleti yatmaktadır. Zira topluma pratisyen olarak istikamet tayin edenler. (İster ilim adamı, ister devlet adamı, ister iş adamı seviyesin.de olsun) ya gerçek kahramanlar olmakta, ya da sahte kahramanlar ol­maktadır. Fransız ihtilalinin, Rus ihtilâlinin, Çin ihtilâlinin getirdiği kültür değişmeleri ile Yahudi, Hristiyan, İslâm di­ninin; çağları itibariyle insanlığa getirdiği kültür de­ğişmeleri karşılaştırıldığında, herhalde haklılığımız an- laşıhr.Birde tepeden inmekle yapılan köklü değişikliklerle uzun vadede beklenilen hedeflere pek ulaşılanınsa da kısa vade de faydalı sonuçlar sağlanmakta, ancak menfi de­ğişiklikler halinde hiç bir fayda görülmemekte üstelik uzun zaman silinemeyecek izlerin kalmasına sebebiyet ve­rilmektedir.

Kısacası Kültür değişmesinin, tabii bir oluş olarak gö­rülmesi gerekir. Her millet bu oluşu kendine faydalı yöne çevirmelidendi inançlarını kuvvetlendirecek şekilde kül­tür değişmesine açık olmalı ve ortaya koyacağı müsbet de­ğişiklikle, bütün dünyayı etkilemelidir.

A.K