Alexander Graham Bell ve Telefonun İcadı
Telefonu icat eden Alexander Graham Bell, bilim adamı, mucit, mühendistir. 3 Mart 1847 yılında İskoçya’da doğmuş ve 2 Ağustos 1922’de yaşamını yitirmiştir.
Graham Bell’in annesi doğuştan işitme engelliydi. Dedesi ve babası yıllarını işitme engellilere adadı. Özellikle babası işitme engellilere duymasalar bile konuşmayı öğretmenin yollarını geliştirmeye çalıştı. Graham Bell’in hayatını derinden etkileyen şey hem annesinin, hem de çocuğunun işitme engelli olmasıdır.
Graham Bell’in babası, büyük babası ve kardeşi işitme engelliler okulunda görev yapmıştır. İşitme ve konuşma konusundaki araştırmaları onu, 1876 yılında telefon patenti alma başarısına taşımıştır.
Graham Bell, İki kardeşi veremden ölünce, babası kalan tek oğlunun sağlığı için Kanada’ya göçtü. Babasının ölümünden sonra onun çalışmalarını tanıtmak ve yaymak için çabalayan Graham Bell Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Önce Ontario‘ya, daha sonra Boston‘a yerleşti. Burada bir süre işitme engellilere dil öğretmeni yetiştiren okulda çalıştı. Daha sonra kendi okulunu kurdu.
Ünü kısa sürede yayılan Bell, Oxford Üniversitesi’ne konuk öğretmen olarak çağrıldı. İngiltere’de eline geçen Alman Hermann von Helmholtz adlı bilginin işitme fizyolojisine ilişkin kitabını okudu. Müzik sesinin bir tel aracılığı ile aktarılabileceği düşüncesi üzerinde yoğunlaştı. Bu sırada başka bilim insanları da bu konularda çalışmalar yürütüyordu. Hatta kendisinden yıllar önce Antonio Meucci böyle bir cihaz yapmış, ama patentini alamamıştı. Esasen Telgrafın icadından sonra birçok girişimci bu konuda çalışmalar yapmaktaydı.
İngiltere’den dönen Bell, Boston Üniversitesi İnsan Sesi Fizyolojisi dalı profesörlüğüne getirildi. Kuramsal bilgilerini teknik destekle yaşama geçirmeye ve işitme engelliler için duymalarını sağlayacak aletler yapma girişiminde bulundu. Çalışmalarını yürütmek için maddi destek gerektiğinde kendisine Avukat Gardnier Greene Hubbart yardım elini uzattı.
Çalışmalarına yardımcı olmak üzere elektrik mühendisi Thomas Watson’u asistan olarak yanına aldı ve birlikte sesi iletken teller üzerinden karşı tarafa gönderecek bir düzenek geliştirmek için denemeler yaparken, tesadüfen telefonu çalıştırmak için kullandığı bataryadan pantolonuna asit döküldü ve Watson’u yardıma çağırdı. Bitişikteki odada bulunan asistanına, “Bay Watson, buraya gelin. Sizinle görüşmek istiyorum.” diyerek ilk telefon görüşmesini gerçekleştirdi. Bell yardımcısını yardıma çağırırken farkında olmadan 10 Mart 1876 günü ilk telefon görüşmesini yaptı. Watson, Bell’in sesini “telefon”dan duydu. ABD’nin 100’üncü kuruluş yıl dönümüne denk gelen bu buluşu ona düzenlenen Yüz Yıl sergisinde birçok ödül kazandırdı.
Graham Bell, icadını Baston’daki Bell Philadelphia Centennial fuarında tanıtmıştır. İcadın müthiş beğeni görmesiyle birçok iş adamı ofisine telefon cihazı bağlatmıştır. Yoğun taleple karşılaşan Bell kendi şirketini kurmuş ve telefon üretimine geçmiştir.
İlk el telefonunu geliştirmek için Bell teknik sorunları alt etmeye çalışırken bir yandan da kendisini dava eden Gray’a karşı hukuk savaşı verdi. Telefon atölyeden 4 yılda çıkabildi.
Telefon Nasıl Çalışır?
Telefonun ahizesi ses dalgalarını elektrik sinyaline dönüştürür. Bu sinyal bir elektrik dalgasıyla karıştırılarak telefon hattı üzerinden alıcı telefona gönderilir. Burada orijinal sinyal, elektrik dalgasından ayrılır ve güçlendirilir. Sonrasında kulaklığa gönderilir ve tekrar sese dönüştürülür.
1880 yılında Bell’e yardım eden Tainer radyofon adını verdikleri aleti denedi. Bir okulun tepesine çıkan Tainer çok uzaktan görebildiği Bell’e telefonla seslendi “Bay Bell. Bay Bell. Beni duyabiliyorsanız lütfen pencerenin önüne gelip şapkanızı sallayın.” Bell şapkasını salladığında artık telefon doğumunun ardından telefon şebekesi de ortaya çıkmış oldu. Sekiz yıl sonra Connecticut eyaleti ilk telefon şebekesine sahip kent oldu.
Kimi siyah beyaz filmlerde gülme konusu yapılan “manyetolu telefon” görüşmeleri 1899 yılında Almon B. Stowger adlı birinin katkısı ile otomatikleşmeye yöneldi. İşin garip tarafı Stowger telefoncu değil cenaze levazımatçısıydı. Rakibinin eşi telefon şirketinde çalışıyordu. Cenaze işleri için Strowger’ı arayanları bu memur kendi eşine bağlıyordu. Bu zor durum karşısında çözüm bulmak için kolları sıvayan Strowger otomatik santralı yapmayı başardı. Halk yeni telefona “kızsız telefon” adını taktı. Bugünkü telefonlara benzemeyen bir biçimdeydi. Üzerinde birler, onlar, yüzler basamağını temsil eden üç tuş bulunuyordu. Bağlanmak istenen numara tuşlara aranan numarada yer alan rakamın değeri kadar basılarak sağlanıyordu. Arayan kişi tuşa kaç kez bastığını sık sık şaşırdığı için karmaşaya da yol açıyordu. Bunun da çözümü çok geçmeden bulundu.
İlk telefonun 1876 yılında keşfedilmesi ve sonrasında, iletişim sektörü, patent ve uygulama anlamında 200 yıllık bir serüven yaşamıştır. Alexander Graham Bell ve yardımcı yardımcısı Thomas Watson’ın buluşu olan telefona patent alınarak, kullanılmaya başlanmıştır. İlk telefon numarası ise telgraf ve elektrik malzemeleri üreticisi Charles Williams’a verilmiştir, tahmin edebileceğiniz gibi bu numara “1(Bir)” dir.
Massachusetts’te dükkanı bulunan Somerville ise hırsız alarmları ve kapı zilleri gibi bir çok buluşun sahibi ve pazarlamacısıydı. 1877’de dünyadaki ilk telefon hattı sahibi oldu, evini ofisine bağlayan bir hat kuruldu ve telefon numarası “2(iki)”ydi.
Kısa sürede New York sokaklarını telefon direkleri ve kablo hatları örümcek ağı gibi kapladı. Yürünmez bir hale gelen sokaklardaki bir telefon direği kabloları tutan 50 çapraz tahta taşıyordu. Telefon günlük yaşama değişik biçimlerde girmeye başladı.
O yıllarda yayımlanan gazetelere verilen bir reklamda telefon şöyle tanıtıldı:
“Sohbet. Ağızdan kulağa telefonla konuşarak çok daha rahat.”
1877 yılı sonunda telefon sayısı 3000’e ulaştı ve hızlı yayılmaya devam etti. İş dünyasında tutunmaya çalışan Graham Bell’in telefon sektöründe tekeli elinde tutmaya çalıştı. Aynı yıl Thomas Edison, Weston Birliği ve yeni American Speaking Telephone Company’nin desteğiyle Bell’e rakip olabilecek yeni bir buluş keşfetti. Edison’un bu buluşu Bell’in aldığı patentlerle benzerlik gösteriyordu. Ertesi yıl piyasadaki telefon sayısı 10.000’e çıktı ve 1878’de telefon santralleri kullanılmaya başlandı. Edison’un buluşuna misilleme yapmak isteyen Bell, üstün bir ekipman üretmek için Francis Blake ve Emile Berliner ile çalıştı ayrıca Bell Company tarafından Edison’a dava açıldı, bir yıl sonra 1879’da Western Union, tüm patentleri ve 56.000 telefon ağını kendi bünyesine kattı, Bell’in patentleri içinse karın % 20’si karşılığında bir anlaşma yapıldı. Sonraki yirmi yılda Bell’in aleyhinde tam 600 patent davası açıldı ve Graham Bell bu davaların hepsini kazandı.
Bell 1915 yılında New York’u San Francisco‘ya bağlayan ilk uzun kentler arası telefon hattını açtı. Karşısında yine yardımcısı Watson vardı. Aradan geçen onca yıla karşın Bell ilk günü hiç unutmadı. Watson’a “Watson seni istiyorum, buraya gel” dedi.
Telefonun olanaklarından yararlanarak müşteri çekmek isteyen oteller arasında kıyasıya bir savaş başladı. Oteller ünlü müzik, tiyatro, opera, konser salonlarına bağlanan telefon “Tiyatrofon” hattı ile aldıkları sesi lobilerinde oturan müşterilerine dinletmeye başladı. Bu evlere ve iş yerlerine yayıldı.
Graham Bell belleklerde telefonun bulucusu olarak yer etse de adının öne çıkmadığı çalışmaları da vardı. Bunlardan biri büyük bir ilgi ile tüm dünyanın izlediği National Geographic dergisindeki yöneticiliğiydi. Yüz yirmi yıl önce silahlı saldırıya uğrayan ve ağır yaralanan ABD Başkanı Garfield‘ın bedenindeki kurşunların yerini belirlemede ilk kez kullandığı telefonik sonda, Röntgen‘in X ışınları ile tanıyı geliştirilmesinde kullanıldı. Deniz ve hava taşımacılığı için projeler gerçekleştirdi.
Bell, öne çıkan buluşlarının gölgesinde kalan yapıtlarının çoğu işitme engeli konusundaydı. İşitme engelli annesinin ve eşinin duyamadığı sesleri kaydetmeyi başardı. “Gramofon“dan kazandığı parayı bugün de sağırlar için çalışmalar yürüten Alexander Graham Bell İşitme engelliler Kurumu’na harcadı. Fransa hükûmeti insanlığa hizmetinden dolayı onur ödülü ve para ödülü verdi. Verilen parayı Washington’da İşitme engelliler için Volta Enstitüsü’nü kurmada kullandı.
1893 yılında telefon ile ilgili gelişmeleri kaleme alan bir yazar gözlemini şöyle dile getirdi: “Şu anda duyabildiğimiz sanatçı ve şarkıcıları bir süre sonra insanlık görmeyi de başaracak.”
İlk telefon 1876’da Alexander Graham Bell, ilk cep telefonu ise 1973’te Martin Cooper tarafından icat edildi.
Mobil İletişime Geçiş
1973 yılında Motorola şirketinde çalışan Martin Cooper cep telefonunu icat etti ve böylece kablosuz iletişim mümkün hâle geldi. 23 santimetre uzunluğa ve 1 kilo 100 gram kütleye sahip olan Motorola DynaTac isimli ilk cep telefonu, tam dolu şarj ile yalnızca 35 dakika kullanılabiliyordu. Telefonu şarj etmek içinse 10 saat gerekiyordu.
Modeline göre değişmekle birlikte bugün boyutları kredi kartından daha küçük olabilen cep telefonları dakikalar içinde şarj edilebilirken tam şarjla saatlerce kullanılabiliyor. Başlangıçta ekranları olmadığı için yalnızca sesli görüşme için kullanılan cep telefonlarına teknolojinin ilerlemesiyle birlikte birçok işlev eklendi. Günümüzde dokunmatik ekranlara sahip akıllı cep telefonlarıyla görüntülü konuşma yapabiliyor, mesaj ve e-posta gönderebiliyor, yüksek çözünürlüklü fotoğraf ve video çekebiliyor, internete girebiliyor, müzik dinleyebiliyor, film izleyebiliyor ve oyun oynayabiliyoruz. Hatta GPS özelliği sayesinde cep telefonumuzu bazen bir harita olarak kullanıyor bazen de uygulamalar aracılığıyla sağlık durumumuzu takip edebiliyoruz. Tüm bu saydıklarımızı sırasıyla hizmete giren ve 1G, 2G, 3G, 4G olarak adlandırılan mobil iletişim sistemleri sayesinde gerçekleştirebiliyoruz. 5G teknolojisine yönelik çalışmalarsa devam ediyor.
Türkiye’de telefonlar ilk defa 1908 yılında yıllında kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra santral uygulamasıyla evlere telefon cihazları bağlanmaya başlanmıştır. Türkiye’de ilk cep telefonu kullanımı ise 23 Şubat 1994 yılında gerçekleşmiştir. Bu telefon görüşmesi dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakanı Tansu Çiller arasında yapılmıştır.
Cep Telefonu Nasıl Çalışır?
Sabit telefonlarda sinyaller teller üzerinden iletilirken cep telefonları sinyalleri iletmek için radyo dalgalarını, baz istasyonlarını ve uyduları kullanır. Cep telefonlarında kullanıcının telefon hizmetinden faydalanmasını sağlayan ve kimlik bilgilerini barındıran mikroçipler (SIM kart) bulunur. Telefonun çalışması için gereken enerji ise şarj edilebilir lityum iyon pillerden sağlanır. İlk cep telefonlarında sinyalleri daha iyi yakalamak için haricî antenler kullanılırken günümüzdeki cep telefonlarında dâhilî antenler bulunuyor.
Bugün aynı anda birçok işlevi yerine getirebilen ve diğer elektronik cihazlarla entegre şekilde çalışabilen, aşağıda görüldüğü üzere farklı boyutlarda ve özelliklerde cep telefonları kullanılıyor.
Google’den derleme
A.K